İşte baş dönmesinin en önemli nedenleri
BAŞ DÖNMESİ NEDEN OLUR?
Kulak kristallerinin yerinden oynaması (BPPV)
Baş dönmesine en sık yol açan hastalıklar arasında pozisyonel vertigo (BPPV) yer alıyor. Halk arasında kulak kristallerinin yerinden oynaması olarak bilinen pozisyonel vertigo, baş hareketlerine bağlı olarak, genelde saniyeler süren şiddetli ve kısa süreli baş dönmesine neden oluyor. “Sıklıkla raftan bir şey almak veya ayakkabı bağlamak gibi hareketler bu hastalıkta baş dönmesini tetikliyor” diyen Doç. Dr. Deniz Tuna Edizer yerinden oynayan kulak kristallerinin tanısının basit manevralarla konulup tedavi edilebildiğini belirterek, şöyle devam ediyor:
“Pozisyonel vertigonun yaş ilerledikçe görülme riski artıyor. Bu hastalığın D vitamini eksik olan hastalarda daha sık görüldüğüne dair önemli çalışmalar mevcut.”
Denge sinirinde iltihap (Vestibüler nörit)
Denge sinirinde iltihap olarak tanımlanan vestibüler nörit hastalığı da sık görülen vertigo nedenlerinden birini oluşturuyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Deniz Tuna Edizer hastaların genellikle öncesinde bir üst solunum yolu enfeksiyonunun varlığından bahsettiklerini vurgulayarak, “Vestibüler nörit oldukça şiddetli ve 7-10 gün boyunca sürekli seyreden, ancak şiddeti azalarak devam eden baş dönmesine yol açıyor. Hastalarda şiddetli bulantı ile kusma da görülüyor ve ağızdan beslenme mümkün olmayabiliyor. Bu nedenle hastaların bir kısmında hastanede takip gerekebiliyor” diyor.
MENİERE HASTALIĞI
İç kulak sıvılarında (endolenf) genişleme sonucu oluşan meniere hastalığı önemli bir baş dönmesi etkeni olarak belirtiliyor. Ataklar halinde ortaya çıkan baş dönmesi tipik özelliğini oluşturuyor. Baş dönmesinin yanı sıra atak sırasında işitme kaybı, çınlama ve kulakta dolgunluk hissi, değişen sıklıklarda görülüyor. Diyet değişikliği, ilaç tedavisi ve kulak içine yapılan enjeksiyonlarla hastalık kontrol altına alınabiliyor.
İÇ KULAK İLTİHAPLANMALARI (LABİRENTİT)
İç kulağın iltihaplanması olarak bilinen labirentit varlığında baş dönmesine işitme kaybı ve bulantı/kusma eşlik ediyor. Labirentit enfeksiyonlar veya enfeksiyon dışı etkenlere bağlı olarak gelişebiliyor. Genelde şiddetli baş dönmesine yol açan labirentit varlığında hastanede yatış gerekebiliyor. Ataklar halinde olmayan ve sürekli devam eden baş dönmesi haftalarca sürebiliyor ve sonrasında özellikle bazı hareketlerle ortaya çıkan dengesizlik ile işitme kaybı gibi sekeller bırakabiliyor.
VESTİBÜLER MİGREN
Migren tanısı olan birçok hastada klasik migren atakları dışında bağımsız vertigo atakları görülebiliyor. “Baş ağrısı dışında başka nörolojik şikayetler oluşturan migrenöz bir tablo olarak karşımıza çıkıyor” diyen Doç. Dr. Deniz Tuna Edizer, tanı ve tedavi sürecini şöyle anlatıyor: “Migren tanısı varlığında ataklar halinde ortaya çıkabilen baş dönmesi veya dengesizlik ve baş ağrısı ile denge bozukluğu arasında bir ilişkinin tespit edilmesiyle tanı konuluyor. Baş dönmesi atağı sırasında sıklıkla baş ağrısı görülmemesi ve tetikleyicilerin varlığı önemli özellikler arasında yer alıyor. Tedavisi genel olarak migren tedavisine benzerlik gösteriyor.”
BEYİN DAMAR HASTALIKLARI
Baş dönmesine de yol açan damar hastalıklarının önemli bir oranı tıkanıklık sonucu oluşuyor. Damar hastalıkları, etkilenen alana göre birçok ek şikayetlere de sebep olabiliyor. Risk faktörleri arasında sigara içmek, yüksek tansiyon ve diyabet yer alıyor. Doç. Dr. Deniz Tuna Edizer, “Özellikle ani ortaya çıkan durumlarda ilk amacımız kısa sürede tanıyı doğru bir şekilde koymak ve uygun tedavinin başlatılmasını sağlamaktır” diyor.
Hastalık değil, bir belirti!
Vertigo (baş dönmesi) bir hastalık değil, hastalığın oluşturduğu yakınmalardan biri. “Dolayısıyla vertigoya neden olan bazı hastalıkların varlığı söz konusu oluyor.” diyen Doç. Dr. Deniz Tuna Edizer baş dönmesinin hangi mekanizmayla geliştiğini şöyle anlatıyor:
“Dengenin sağlanmasında iç kulak, göz, eklemler ve beyin arasında hassas bir etkileşim mevcut. Alınan denge bilgisi beyinde, yani merkezi sinir sisteminde işleniyor ve ortaya çıkan yanıtla denge sağlanıyor. Denge sistemi genel olarak insan vücudunda çok hızlı çalışıyor ve değişikliklere çok hızlı cevap veriyor. Günlük hayatta yaptığımız ve çoğu zaman farkına bile varmadığımız baş ve vücut hareketleri bu denge sisteminin süzgecinden geçiyor ve gerekli cevap oluşturularak gerek bakış gibi görsel dünyamız gerekse postürümüz sabit tutuluyor. Hastalık varlığında ise bir hareket olmamasına rağmen denge sistemi uyarılıyor ve hareket algısı oluşuyor. Bu durum vertigo olarak adlandırılıyor.”
İHA